Diğer
    Ana SayfaİlişkiAşkın pek kişisel anatomisi

    Aşkın pek kişisel anatomisi

    -

    Bugüne kadar aşk hakkında bildiğinizi sandığınız şeyleri bir kenara bırakmaya ve aşka yepyeni bir pencereden bakmaya hazır mısınız? Resimli Aşk Ansiklopedisi, bildiğimiz ya da bilmediğimiz birçok kavramı yeni baştan yazarken hem öğretiyor hem de güldürüyor.

    Yazı: Nilgün Yıldız Konakcı

    Aşkın Pek Kişisel Anatomisi” Resimli Aşk Ansiklopedisi kitabını elinize aldığınızda önce tam olarak ne olduğunu anlamayabilirsiniz ama sayfaları çevirdikçe, çeviriyorsunuz. Çünkü bazen karşınıza hiç bilmediğiniz bir kelime, bazen bir tanım bazen de bildiğiniz ama başkalarının da aynı şeyleri yaşadığını düşünmediğiniz şeyler çıkabiliyor. Kitabın yazarı Özlem Karakurt, “Kitabın araştırma süreci epey sürdü. Hem bilimsel kaynaklardan hem de bu zamana kadar aşkla, ilişkilerle ilgili söz söylemiş kitaplardan yararlandım. Hormonlar ve cinsellikle ilgili bilgiler gerçekten bilimsel kaynaklardan alındı. Ama aslında onları yaşadıklarım üzerinden anlatıyorum. Yani bu kitap bir bilimsel inceleme değil aslında, aşkın pek kişisel anatomisi, hepimizin yaşadığı şeylerin mizahi bir şekilde dışa vurumu da diyebiliriz” diyor.

    Aşk karşımıza çıktığında bu ansiklopedi nasıl işimize yarayacak?
    Bu soruya Özlem Karakurt şöyle yanıt veriyor: “İçinde bulunduğun durumu, duygularını anlamlandırmak, bunu başkalarının da yaşadığını bilmek ve hatta bununla biraz dalga geçebilmek, aşkın ve ilişkinin yan etkilerini kesinlikle azaltıyor. Yaşadığımız şey o an, o kadar yoğun oluyor ki, o yoğunlukta kayboluyoruz. Bildiklerimizi de unutuyoruz. Tekrar hatırlamakta fayda var. Resimli aşk ansiklopedisi karışık okunabilecek bir kitap, aşk sizi karıştırdığında ihtiyacınız olan madde pat diye karşınıza çıkacak yazıyor önsözde. Çünkü aşk panzehriyle geliyor ve iyileşmek için bilmek gerekiyor. Hem yaşadıklarımıza biraz gülümsemekten ne çıkar. Aldatıldığın gün duruma gülebilmekten bahsetmiyorum ama bunları travmatize etmektense hafife alıp biraz mizahi yönünden bakabilmeliyiz. Bu kitap bunun için size destek olabilir.”

    - Advertisement -

    Kitaptan…
    “Aşkın Pek Kişisel Anatomisi” Resimli Aşk Ansiklopedisi kitabından ilginç bölümler…

    Aşk yapmak
    Anlamı: Neslimizi üretemeden sevişirken, nefsimizi tüketmek
    Doğum kontrol yöntemleri sayesinde neyse ki artık seviştiğimiz kadar üremiyoruz. Modern dünyanın cinsel uyarıcılarını ve cinselliğin ne kadar ulaşılabilir olduğunu göz önünde bulundurursak, korkunç bir nüfusa sahip olabilirdik. Neyse ki üremiyoruz tabii ama bir yandan da ne yazık ki tükeniyoruz. Günümüzde aşk en çok yapılan şey. Eskiden kapalı kapılar arkasındayken, monogamken, bir tek kişiyle ama çokken şimdi her yerde, poligam ve çok kişiyle çok. Eskiden yaşam yaratan sevişme eylemi şimdi yaşam depoluyor sanki. İnsanlar bir yaşama daha değip geçerken orada neredeyse hiçbir iz bırakmıyor. Erkekler tohumlarını saçmıyor, kadınlar yumurtalarını döküyor. Nasıl üreyeceğiz sorusunun cevabını başkalarına bırakırsak nefsimizi nasıl tüketeceğiz? Aşk yaparak, aşk üreterek… Çocuk olmasa da arkamızda yaşayan başka bir şey bırakarak, birlikte bir yaşam yaratabileceğimiz ihtimalini saklı tutarak, doğumu kontrol edip kendimizi kontrol etmeyerek. Yeterince aşk yaparsak bizi sürekli dürten duygularımız susar mı bilmiyorum. Ama aşkı üretmek gerek, hepsi tükenmeden.

    Ayaküstü aşk
    Anlamı: Oralardan geçerken aşka da uğramak
    Aşk bir ritüel olsa da, bazı durumlarda, özellikle her şeyi denemek gibi bir acelen varsa hızla tüketilebilir. Ayaküstü atıştırılır ve yola devam edilir. Kişinin acelesi olduğu için, “Ben daha önce hiç böyle olmadım, böyle hissetmedim” gibi cümleler acilen telaffuz edilir, büyük laflar peşi sıra gelirken, iki kişi de sanki yarın ayrılacaklarmış gibi hızla severler birbirlerini. Hemen arkadaşlarla tanışılır, iş bazen ailelere kadar varır. İkisi de sanki birbirlerini yıllardır tanıyormuş gibi hissederler çünkü yıllarca tanıyacak vakitleri yoktur. Bu ilişki bir süre sonra sessiz sedasız sanki hiç yaşanmamış gibi biter. Eğer iki taraftan biri kendini söylenenlere kaptırdıysa onun için etkisi yıllarca sürebilir. Ayaküstü aşkı hazmetmesi zor olabilir. Ama işte aslında, nasıl birden kaybolduğunu anlamadığın yoğunluk, aşkın çokluğundan değil zamanın kısalığındandır.

    Bekaret kemeri
    Anlamı: Bakire kadınlardan korkan erkekler
    Kadınlar ilk ilişkilerini yaşadıkları erkekleri epey korkutur. Aşkı ve ilişkiyi sadece romantik komedilerden izlemiş kadın, en az sevişmeyi pornodan öğrenen erkek kadar tehlikelidir. Hikayedekileri kafasında kurmaya devam ederek, erkeğin bütün hareketlerini Hugh Grant’le karşılaştıracak, aradaki farkı görünce de daha ilk ilişkisinde bu kadar anti-romantik bir şeyle karşılaşmanın dramını yaşayacaktır. Adamın anti-romantik olduğu falan da yoktur aslında. Sadece o filmleri ya bir kadın ya da ticari zekası olan bir kadın için yazmaktadır, o kadar.

    Cumartesi gecesi kadını ve pazar sabahı kadını
    Anlamı: Ezeli kafa karışıklığı
    Cumartesi gecesi kadınları gecedir, geçicidir, karanlıktadır. Bu yüzden kusurları hep saklıdır ve hep çekicidirler. Çekici olmaları ironik olarak onları geçici yapar çünkü elde edilmek ve bırakılmak isterler. Tek gecede kalmak onları üzmez çünkü zaten peşinde oldukları şey budur. Cumartesi gecesinde kalmak için orada bırakılmak gerekir. Tadında ve tadı damağında yaşanan bu şey, ne bir ilişki ne de bir çelişkidir onlar için. Pazar sabahı kadınları cumartesi gecesi orada olmasalar da pazar sabahları mutlaka kahvaltıdadırlar. Kalıcıdırlar, sıcaktırlar, aydınlıktadırlar. Bu yüzden kusurları hep açıktadır ve onlara rağmen sevilirler. Kusurlarına rağmen sevilmenin rahatlığı üzerlerindedir. Bu rahatlıkla sonsuza kadar kalmanın peşindedirler. Pazar sabahı kadınları kahvaltıdaki zeytinin tadı kadar alışılmış, cumartesi gecesi kadınları o son tekila kadar akıldışıdırlar.

    Çanta ilişkisi
    Anlamı: Yanından ayrılmayan sevgili
    Bazı durumlarda hayat çok tek kişiliktir. Otobüste tek boş yer vardır, o konsere bir tane bedava bilet bulmuşsundur, bir porsiyon karnıyarık kalmıştır. Ama sen iki kişisindir. O zaman sen de ayakta durur, evde oturur, bezelye yersin. Yanında çantan varken barda bir türlü rahat dans edememek gibi, vestiyere bırakmaya da kıyamamak gibi. Çantasız dolaşmak risklidir. Her an tanıdık, sana ait olan, bildiğin şeylere ulaşmak isteyebilirsin. İşte tıpkı böyle, yalnızlık da risklidir. Çünkü insan her an sevilmek isteyebilir. Çantanı yanından ayırmamak istiyorsan ya da istediğin an ulaşamamaktan korkuyorsan, dans etmemeyi seçersin. Çanta ilişkiyi tercih edersen de hiç tek olmamayı seçmiş olursun. İki kişilik hayaller kurup, kendine kazak alırken ona da almak, tatil programını denk getirmeye çalışmak, banyonu her zaman toplu tutmak, yatağın hep sol tarafında yatmak, yemeğinden hep bir çatal ayırmak ağırlık yapar ama zamanla. Tıpkı başta hafif gelen bir çantanın yürüdüğün kilometre arttıkça demir gibi ağırlaşması gibi. Çantadan vazgeçmek içindekilerden vazgeçmek demek değildir yine de. Cebine aldığın birkaç şeyle bazen de çantasız yürüyebileceğini unutmamak gerekir. Her yerde yanınıza sevgilinizi değil ama hissettiklerinizi almayı deneyebilirsiniz. Kalp ağrıları için birebir.

    Çarşafa dolanmak
    Anlamı: Yatakta yakın, ayakta uzak olanlar
    Sevişme sonrasında birkaç klişe vardır ki bunlar filmlerden mi hayatımıza girmiştir, hayatımızdan mı filmlere girmiştir bilinmez: Sigara içmek, karşısındakinin ne düşündüğünü öğrenmek, tavana bakmak ve çarşafa dolanıp ayağa kalkmak… Çarşaf bir süre önce iki kişinin şehvetinin altında ezilirken şimdi birini diğerinin şiddetinden korur. Sevişirken tutkunun altına saklanan defoları sevişme sonrası diğerinin önüne sermek istemeyebilir kişi. Defosu yoksa ve kendinden eminse dahi görünmek istemeyebilir tüm çıplaklığıyla. Filmlerin sansürü değildir sadece yani bu. Biz kendimizi de sansürleriz çokça. Çarşaf sevişirken ortaya serdiğin kişiliğini saklar, sakınır. Kendinden geçmişken ele verdiklerini geri alır. Kendine en uzak ve en yakın olduğun andır sevişme anı. Aslında içinde olan sen çıkar ortaya, yakınlaşırsın ama bir yandan da kim olduğunu bilmediğin bir senle karşılaşıp şaşırırsın. Duyguların da çarşafa dolanır. Çarşaf iyidir bu yüzden. Hem açık vermemek için hem açıkta kalmamak için.

    Damsız sevilmez
    Anlamı: Sadece sevgilisi olan insanlardan hoşlanabilmek
    Yalnızken, hayatınıza kimse girmezken, hayatınıza giren ilk kişide musluğun birdenbire açıldığı oldu mu hiç? Bir insan yalnızsa daha az ilgi çekicidir. Özellikle bir erkek eğer biriyle birlikteyse iki kez çekicidir. Hem kendi çekiciliğine hem de birlikte olduğu insanın çekiciliğine sahiptir. Şöyle ki, bir adam, diyelim ki doktor, doktorları çekici bulan biri için yaydığı mesleki iyonları tamamlamış durumda ve diyelim ki bu adamın modacı bir sevgilisi var, bu onu modadan da anlayan, yani yaratıcı yönü kuvvetli bir de yapıyor ve dolasıyla doktorlardan hoşlanan yaratıcı kadınlar için çekileceğini iki katına çıkarıyor. Üstelik bu adam biriyle birlikte, yani sevebiliyor, potansiyelini ilişkisiyle gözler önüne seriyor. Aynı şey erkekler için de geçerli tabi. Cinslerden bağımsız, zaten birinin tercih edildiğinin aşikar olması, vitrindeki “sold out” (satıldı) yazısı gibi elde edilmesi zor ama elde edilebilir biri yapar insanı. Ama kadınlar bu konuda kesinlikle daha vahşi. Bir kadın, hayatındaki diğer kadınların birdenbire sevgilisinin etrafında topladığına tanık olabilir. Bu aslında ondan da kaynaklanan bir durumdur. Güzel giyinen, görünen, konuşan, seven kadınlar insanda yerinde olma isteği uyandırır. O kadının çantasından almak ve erkek arkadaşından hoşlanmak bazen aynıdır.

    Digmalionizm
    Anlamı: Heykelle sevişme fetişi ya da pasifle aktifleşme
    Digmalionizm literatürde heykelle sevişme fetişi olarak geçer. Peki bir insan neden bir heykelle sevişmek ister? Ya da daha spesifik bir tür üzerinden gidelim, erkekler ilişkide varlığı yok derecesinde itaatkar kadınlardan neden hoşlanır? Erkek cinsi için egemenlik önemlidir, bunu biliyoruz. Yerleşmek ve sahiplenmek için bazen sadece kendi varlığı etrafında kurulu bir düzeni hissetmek isterler. Karşısındakinin varlığıyla şekillenme, değişme ihtimali onları korkutur. Heykelle sevişmek de böyledir işte. Karşısında tamamen sahip olabileceği etkiye tepkisi olmayan bir şey vardır. Karşısındakisine bir şey hissettirmek için değil kendi hissetmek için dokunur sadece. Kendisi için harcar bütün enerjisini. Dahası karşısındaki tepki vermeyerek onun her hareketini her davranışını meşrulaştırır. Sadece kendi kendini değerlendirebilme lüksü kazandırır insana heykel gibi cansız seven ve sevilenler. Susanlar, varlığıyla egoları rahatsız etmeyenler.

    Dopaming
    Anlamı: Dopamin sahibi kişilerin kendilerini seksi hissetmeleri, ilişki dopingi
    Seksi hissetmek için aşık olmak, karşındakini aşık edebilmek için de seksi hissetmek etkili olabilir. Bunun da bir açıklaması var, pek tabii hormonlar. Dopamin, vücutta doğal olarak üretilen bir kimyasal ve seksi hissetme ve hissettirme konusunda epey çalışkan. Dopamin beyinde reseptörleri aktive ederek nörotransmiter olarak görev yapar. Ayrıca, hipotalamustan da salgılanır ve kana karışarak nörohormon göreviyle tam bir iletken rolü oynar. Nörohormon olarak görevi hipofizin ön lobundan prolaktin salgılanmasını baskılamaktır. Tıp dilini bir kenara bırakıp aşkın diline geri dönersek dopamin bütün bu göreviyle kişinin kendi güzel ve seksi hissetmesine yol açar. Aşkla salgılanması artan dopamin aslında ne cildi güzelleştirir ne saçları parlatır. Değiştirdiği şey algıdır. Salgılandığı süre boyunca insanın kendini dünyanın en güzeli hissetmesine ve karşısındakine de bu algıyı geçirmesine yol açar. Yani aslında karşıdakinin hissettiği, dopaminin etkisine bir tepki gibidir. Bu etki, zamanla hormon etkisini azaltsa da artarak devam eder. Dopamin insanın bir kere sevişmesini sağladı mı artık iş fiziksel olmaktan çıkıp psikolojik düzeye ulaşmıştır. Çünkü ne kadar çok sevişirsen o kadar çok sevişir, ne kadar çok sevilirsen o kadar çok sevilirsin. İlk çekimi dopamin sağlar ama daha sonra aşk aşkı çeker. Yalnızlık da yalnızlığı. Bazen sırf bu yüzden uzun yalnızlıklara, manasız da gelse bir sevişme arası vermek önemlidir. O pek anlamı olmayan sevişmede dopamin salgısı vücutta tekrarlanır ve güzelliğinizi size hatırlatır. Böylece siz daha anlamlı bir ilişki için ihtiyacınız olan parlaklığı geri kazanırsınız.

    Sabah halüsinasyonu
    Anlamı: Birdenbire aşık uyanmak
    Erkekler, sabahları ilk önce erkek olduklarını hatırlayarak uyanır. Güne böyle başlarlar. Gün boyu da bu böyle devam edecektir. Kadın kadınlığını unutmaya meyilliyken, erkek sürekli hatırlatma halindedir. Güzel bir uykudan sonra, erkek olduklarını hatırladıkları o sabah saatlerinde yanlarında yatan kadının da kadın olduğunu fark ederler. Sabah sahneleri o yüzden hep çok güzeldir. Uyanmak istememek, yatakta cilveleşme halleri, kadın ve erkek olmak, sarılmak, sarmalamak… Sabahları hep çok aşıksınızdır. Erkek erkekliğini hissettikçe kadına kadınlığını hissettirir çünkü. Kadınlar kendi başlarına bunu hissedemezler ya da acizdirler demek istemiyorum. Sadece farklıdır kadın ve erkek. İyi ki… Sabah tavana vuran o aşk akşama kadar tabana doğru yayılır. En son gece sürünerek girer içeri çoğu zaman. Çünkü erkek de, kadın da gün boyunca başka şeyler hatırlar ve hatırlatırlar birbirlerine. Hatırlatmak konusunda kadınlar çok iyidir. Sabah saatleri hayallerin, öğle vakitleri gerçeklerin. Akşam biraz da size bağlı, gerçekleri abartmazsanız ve ağırlaştırmazsanız, akşam kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

    Self seviş
    Anlamı: Senin sevmene gerek kalmadan kendi kendini sevenler
    Biri birini sever, o birinin sevdiği biri de kendini seviyorsa tek birini seven iki kişi vardır ilişkide. Denklemlerin hepsine aykırı. İki kişi bir kişiyi ama hiç kimse diğer kişiyi. Bu dünyanın en saçma matematiği; o kadar sık çıkıyor ki karşımıza. “Matematik gerçek hayatta ne işimize yarayacak?” diyenlere sesleniyorum: Keşke dinleseydik dersleri! Bazı insanlar kendilerini o kadar çok severler ki, sevgileri kendilerine yetmez diye bir başka kişiye de dahil etmek isterler bu ilişkiye. Yani daha çok sevebilmeleri mümkün olsa kendilerini, o kişiye ihtiyaç bile duymayabilirler ama kapasite sınırlıdır işte. Diğerinin sevgisini de kendi öz sevgilerine katıp konforlu ortamlarını sabitleştirir, sıcacık sobalarına bir odun daha atarlar. Peki, siz ne yapacaksınız bu ilişkinin içinde? Sürekli “ben” diyen, sürekli kendini seven, size de kendini sevdiren biriyle içinde sizin olmadığınız bir hikaye yaratıp durmaya devam mı edeceksiniz?

    Scrotum
    Anlamı: Erbezi, tohum saçıcı
    Erkeklerin saçıcı, kadınların toplayıcı olduklarından bahsetmiştik. Erkeklerin tohumlarını dışarıda taşımaları, kadınların içlerinde gizlemeleri de bu yüzdendir. Erkek eksilmek ister, kadın tamamlamak. Erkek bulunsun ister tohumları, kadınlar onları saklamak. Erkek üretmeye hızla devam eder. Bu yüzden tohumları değersizdir. Kadın ayda bir yenilenir, erkek her an. Aynı olmamız nasıl beklenir? Hayatta hak ettiklerimiz, kazandıklarımız her şey eşit olmalı ama aynı hissetmemizi bekleyen, bizi karakterde eşitlemeye çalışanları anlamıyorum. Farklıyız işte. Farkımız ilk önce bedenimizde. İçeride ve dışarıda. Saçan ve saklayan.

    Tamperaman
    Anlamı: Kişinin içindeki cinsel yoğunluğun yaydığı enerji
    Sazlı, sözlü bir gecede sazdan sözden daha çok sesi çıkanlara bir bakın. Kalabalık bir masada sesleri en uca yetişsin diye ses tellerine yüklendikçe yüklenirler. Fark edilmemeleri mümkün değildir ama fark edilme çabaları hüzünlendirir. Oysa çok neşeli, çok seslidirler, üzülecek bir yanları yoktur baktığında ama yine de bu ekstralar başka bir şeyin üzerini kapatmak için gibidir. Tamperaman, insanın iç enerjisi ve ritmidir. Bayılırım tamperamanı yüksek insanlara. Daha içeri girdikleri anda arkadan müzikleri de gelir. Kalplerinin atışını duyarsın sanki ses tonlarında. Arada şakırlar farkında olmadan. Böyle insanlar yüksek sesle konuşmazlar, ses tonları yüksektir sadece. Fark edilmek için çırpınmazlar. Varlıkların altı doğuştan çizilidir. Sessiz kalsa bile sesini duyuyor gibisinizdir. Çünkü insanın içi çıkar dışına. Çabalamak değil hissetmektir esas olan. Ben güzelim diye bağıran kadın değil, güzel olduğunu hisseden kadın, güçlü olmak için çabalayan adam değil gücünün farkında olan adam esastır. Tamperaman içtir. İçtedir. Dışa ışığını yansıtsa da insanda daha fazlasının da olduğu duygusunu uyandırır. Çabanınsa içi boştur. Her şey dışarıdadır. Dışarıdakine bulaşırsan yeter, içeri girmek istemezsin. Hatta bir şey yapmana gerek yok, o gelir bulaşır sana. Biter sonra. Kendisi içindir insanın tamperamanı, bu yüzden güzeldir. Başkasına bulaşsın ve ulaşsın diye uğraşılmaz, doğal ve olağandır. Bazen vardır, bazen yoktur. Olmadığında dışını varmış gibi ışıl ışıl boyamaya gerek yoktur.

    Ten doyumu
    Anlamı: Birbiri için uygun tenlerin yaşadığı sağlıklı cinsellik
    Aşkla ilgili yapılmış en doğru tespit kesinlikle ten uyumudur. Aslında Resimli Aşk Ansiklopedisi’nin çoğu maddesinde yerini alan hormonlar yine başroldedir burada da. İki kişiyi birbirine ahenkle zamklayan o uyum, olmayınca olmuyor durumunun da açıklamasıdır. Bütün oklar ona doğruyken teniniz kabul etmiyorsa yapacak hiçbir şey yoktur. Kariyer, para, düzgün insan olmak… Hiçbiri ten uyumu kadar yaklaştırmaz sizi istediğiniz insana. O uyum olduğunda her şey daha kolaydır. Kriterler teferruat kalır ve en doyurucu ilişkiler yaşanır. Bu uyumdan elde edene kadar başka şeyleri çok görmez gözünüz. Zaman da yoktur zaten görmeye çünkü birbirinizi keşfetmekle meşgulsünüzdür. Daha çok dokunarak. Bunun tadını çıkarın doyum yaşanana kadar. Ondan sonra karşınızdakinin gözünün üzerinde kaşı olduğunu fark edeceksiniz. Çok şaşıracaksınız başlarda. Sonra buna da alışacaksınız. Ten doyunca.

    Üzüm sendromu
    Anlamı: Tat almak ama bağını soramamak
    “Üzümünü ye bağını sorma” kesinlikle kadınların kabul edemeyeceği bir atasözü. Bu atasözünü erkeğin ortaya çıkardığından neredeyse eminim. Kadın merak üzerine kuruludur çünkü. Bırakın o bağı, bağın tohumunun geldiği yer, onu eken el… Taa en başına, en başına gitmelidir ve her şeyi bilmelidir. Yani erkeklerin kendilerini içinde çok rahat hissettikleri ucu açık ilişkiler, kadınlar için işkencedir. “Biz ne olacağız?” ya da “Biz neyiz?”.

    Yatalak
    Anlamı: Yataktan kalkamayan ilişki
    Libido fazlası olan insanların cinsel enerjileri bir ilişkiyi seksle sınırlayabilir. Yatalaklık durumu biraz daha farklı, burada sadece seksten bahsetmiyoruz. Yatay olarak daha mutlu olan insanlardan bahsediyoruz. Yatakta yemek yiyen, yatakta konuşan, sürekli uyuyan, sürekli oynaşan… Bu çiftler dikey halde çok az şey paylaşır. Bazen saatlerce konuşmaz, yatağa girmeyi bekler. Sanki çözülmeleri için yorgan altı sıcaklığına ihtiyaç vardır, kanları sanki tam da o santigratta akmaktadır. Yatalak ilişkiler için dışarısı tehlikelidir. Çoğu zaman birbiriyle ilgilenmez, ilgilendikleri an da yabancılaşıp tartışmaya başlarlar. Dışarıda kendileri gibi değillerdir; elbiseleri, egoları, karakterleri vardır. Yataktaki gibi çıplak ve arınmış olamazlar. Yatalaklık olağan değildir yine de, elbet kalkmanız gerekecek. Biraz dinlenin ve ayaklanın en iyisi. Yalnız ya da onunla.

    Fermuar ilişkisi
    Anlamı: Sekse ulaşmanın pratik yolu
    Pul koleksiyonuyla başlayan hikaye bugün, “Mısır patlattım”, “Kedimi sev” gibi türevlerine hızlıca evrilmekte. Pul tedavülden kalkınca seks de bitecek değildi. Başka hiçbir şey için değil de cinsellik için bir araya gelmek isteyen insanların arasındaki politik çabanın, aşk için harcanandan çok daha fazla olduğunun farkındasınızdır. İsteğimizi net olarak ifade edemeyip, iki tarafın da aslında bildiği politik kartlara oynama durumu yüzyıllardır devam ediyor. Kimi zaman ağdalı romantik, kimi zaman didaktik seyreden bu süreç ezbere hareket edilmiş samimiyetsiz birleşmeler yaratıyor sonunda. Cinselliğimiz aşkımızın hem DNA’sında var hem de onu öldürüyor. Habis bir hastalık gibi sanki. Alttan alta gizli gizli aşkı yok ediyor. Çünkü biz birleşmeleri öncelikle tutuyoruz. Düğmeleri açmak, açtıkça görmek, yavaş yavaş sevmek kimin umurunda? Birden sahip olmak istiyoruz. Hırsla ve hızla. Aç kapa, pratik, uğraşmadan, tak tak.


    Özlem Karakurt kimdir?
    Sekiz yıl reklamcılık, dört yıl kreatif direktörlük yaptıktan sonra ilk kitabı “Aşkın Pek Kişisel Anatomisi” Resimli Aşk Ansiklopedisi’ni yazan Özlem Karakurt, kitabın konusunun aslında aşk, aşk acısı ve ilişkiler hakkında merak ettikleriyle ortaya çıktığını söylüyor ve “Bu kitabı yazarken kendi yaşadıklarıma, arkadaşlarımın yaşadıklarına uzaktan tekrar baktım. Komik ve eğlenceli yanlarını gördüm ve açıkçası rahatladım. Kişisel bir terapi gibiydi aynı zamanda. Belki yardımcı olacağı şey sizin de içinde bulunduğunuz ya da bir süre önce biten ilişkinize uzaktan bakıp anlam verebilmeniz olacak. İlişki aslında çok şey öğreten ve bilgiyle yürüyen bir şey. Aşk ne kadar aklımızı başımızdan alsa da ilişkide duygularımızdan çok ona ihtiyacımız olduğu kesin” diyor.



    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz